Prof. Dr. Arif Verimli: Kişilik bir kişinin bir gün içerisinde duygusal, düşünsel ve davranışsal olarak gösterdiği özelliklerin tümüyle karakterize olduğu özellikleridir. Kişilik tanımlanabilir, tarif edilebilir, tahmin edilebilir ve sabittir. Kişilik Bozukluğu ise; kişilik özellikleri esneklik gösterdiğinde, çevresel uyumu bozduğunda, bir işlev bozukluğuna ve öznel rahatsızlığa sebep olduğunda ortaya çıkan durumdur. Kişilik Bozukluğu olan hastaların çevre uyumları bozulur. Kendileri ve çevreleri etki altında kalır. Bu hastalarda dış çevreyi değiştirme ve kendine uyumlu hale getirme durumu, çevrede yarattığı uyumsuzluktan rahatsız olmama durumu, iyileşme ve tedavi aramayı reddetme durumu, her şeyi kendince, kendi için ve kendine göre algılama durumu vardır.
Soru: Kişilik Bozuklukları kaç guruba ayrılır?
Prof. Dr. Arif Verimli: Kişilik bozuklukları 3 gruba ayrılır.
1. Grup: Paranoid Kişilik Bozukluğu, Şizoid Kişilik Bozukluğu, Şizotipal Kişilik Bozukluğu'ndan oluşan guruptur.
2. Grup: Antisosyal Kişilik Bozukluğu, Borderline Kişilik Bozukluğu, Histeriyonik Kişilik Bozukluğu ve Narsistik Kişilik Bozukluğu'ndan oluşan gruptur.
3. Grup: Çekingen Kişilik Bozukluğu, Bağımlı Kişilik Bozukluğu ve Obsesif-Kompulsif Kişilik Bozukluğundan oluşan gruptur.
Soru: Kişilik bozuklukları genellikle hangi sebeplerle ilgilidir?
Prof. Dr. Arif Verimli: Kişilik bozuklukları şu sebeplerle ilgilidir:
- Çocuklukta oluşan ve yerleşen mizaç unsurları
- Merkezi sinir sistemi bozuklukları
- Anne ve babanın çocuk yetiştirirken sergiledikleri tutum
- Kültürel faktörler
- Fiziksel çevre
- Beyin hastalıkları
- Biyolojik Faktörler
- Psikoanalitik Faktörler (Bilinçaltı faktörler)
Soru: Paranoid Kişilik Bozukluğu nasıl bir kişilik bozukluğudur?
Prof. Dr. Arif Verimli: Ortada tam ve geçerli bir kanıt bulunmaksızın, herhangi bir gerçekçi temel bulunmaksızın, kişinin aldatıldığından, takip edildiğinden, kullanıldığından, kendisine zarar verildiğinden veya zarar verilmek istediğinden aşırı derece kuşkulanması olarak tanımlanabilir. Çevresindekilerin samimiyetinden, bağlılığından ve güvenilirliğinden emin değildir. Sıradan olay ve durumlardan kendisine karşı bir aşağılanma, küçük düşürülme veya gözdağı verilmesi gibi anlamlar çıkarır. Sürekli kin besler. Görmezden gelinmeyi bağışlamaz. Yeterli ve gerçek bir kanıt olmaksızın eşinin/partnerinin sadakatinden sürekli şüpheler duyar. Karşısındakinin sözlerinden kendince anlamlar çıkararak hiçbir sebep yokken öfkeyle saldırıya geçebilir. Bu kişiler patolojik olarak kıskançtırlar. Güvensiz, şüpheci, tedirgin ve gergindirler. Genellikle soğuk ve ciddidirler.
Soru: Paranoid Kişilik Bozukluğu nasıl tedavi edilir?
Prof. Dr. Arif Verimli: Genellikle bütün kişilik bozukluklarının tedavisinde kullanılan en temel ve birincil yöntem Psikoterapidir. Farmakoterapi (İlaç tedavisi) ikincil tedavi olarak yararlıdır.
Paranoid hastalar başkalarına karşı çok güvensiz olduğundan sır vermekten inanılmaz çekinirler. Bu sebeple terapide güvenlerini sağlamak çok önemlidir. Grup terapisi paranoid bozuklukta uygun değildir. Bireysel görüşmeler şeklinde uygulanan profesyonel psikoterapiler başarılı sonuçlar verir. Psikoterapiye ilaç tedavisi ile destek verilerek tedavi devam ettirilir.
Soru: Şizoid Kişilik Bozukluğu nasıl tanımlanabilir?
Prof. Dr. Arif Verimli: Şizoid Kişilik Bozukluğu teşhisi, yaşam boyunca sosyal çekingenlik gösteren hastalara konur. İnsan ilişkilerinde donuk, kısıtlı, içe dönük, tuhaf, kapalı, izole ve yalnızdırlar. Yakın ilişkilere girmez ve girmekten zevk almazlar. Genellikle gün boyu tek bir konuya odaklanır ve o konuya takılarak başka hiçbir etkinliğe katılmaz. Sırdaşları ve arkadaşları yoktur. Cinsel etkinlikleri ya hiç yok ya da çok azdır. Ne övülmekten ne yerilmekten etkilenmez. Duygusal tepkisizlik, soğukluk, ilgisizlik, tekdüze duygulanım, yaşamdan kopukluk hakimdir. Sessiz, uzak, güncellikten habersiz, kimseyle yarışmayan, pasif kişilerdir. Hiç evlenmeyebilirler. Kendileriyle ilgili projelerden çok, evren, din, felsefe, açlık, astronomi, zooloji. Gibi konularda tuhaf projeler üretirler.
Soru: Şizoid Kişilik Bozukluğu nasıl tedavi edilir?
Prof. Dr. Arif Verimli: Şizoid Kişilik bozukluğunun temeli erken çocukluk dönemidir. Genellikle tedavisi Paranoid Kişilik Bozukluğuyla aynıdır. Ancak Şizoid Kişilik bozukluğunda Grup terapisi de kullanılabilir. Gruba alışınca grup arkadaşlarını önemser ve izolasyondan uzaklaşabilir.
Soru: Şizotipal Kişilik Bozukluğu nasıl bir kişilik bozukluğudur?
Prof. Dr. Arif Verimli: Hastalar aşırı derecede tuhaf ve gerçekliğe yabancılaşmışlardır. Büyüsel inanış ve düşünceler, garip fikirler, batıl inançlara tutulma, gaipten sesler ve kişilerle görüşmeler ve mesajlar aldığına inanma, telepati ve altıncı his saplantısı, imkansız düşler kurarak bunlar üzerinde sürekli düşünme şeklinde tanımlanabilir. Kişinin duygu, düşünce ve davranışlar birbirinden bağımsızlaşarak savrulur. Düşünsel ve içsel özel güçlerinin olduğuna inanırlar. Konuşmaları net değildir ve yorum gerektirir. Yakın ilişkilere girerken rahatsızlık duyma veya zorlanma ortaya çıkar. Kişilerarası ilişkileri bozulur. Bilişsel algıları çarpıklaşır. Arkaik (ilkel) fikirler öne sürer. Derin dünya, derin evren kavramlarını irdeler.
Soru: Şizotipal Bozukluğun tedavisiyle ilgili bilgi verebilir misiniz?
Prof. Dr. Arif Verimli: Psikoterapide Psikiyatrist hastanın akıldışı ve sıra dışı inanışlarını, büyü ve benzeri saplantılarını, batıl inançlarını gülünç bulmamalı ve yargılayıcı olmamalıdır. Ancak bu şekilde hasta kazanılabilir. Zaman içerisinde terapiye uyumlandırılan hasta gerçeklerle tanışır. Edindiği inanışları terk eder. İlaç tedavide etkin ve yardımcıdır.
Soru: Paranoid, Şizoid ve Şizotipal Kişilik Bozukluklarının toplumlarda görülme oranı nedir? Kadın ve erkeklerde görülme oranı farklı mıdır?
Prof. Dr. Arif Verimli: Paranoid Kişilik Bozukluğunun toplumlarda görülme oranı % 2'dir. Paranoid Bozukluk erkeklerde kadınlarda oranla daha fazla görülmektedir. Ailevi temelleri bulunmaktadır. Yapılan bir araştırma azınlıklar ve göçmenler üzerinde daha yaygın olduğunu göstermesi açısından önemlidir. Şizoid Kişilik Bozukluğunun yaygınlığı tam olarak bilinmemekle birlikte genel popülasyonun % 7'sini etkilediği söylenebilir. Erkeklerde 2 kat oranla daha fazladır. Şizotipal Kişilik Bozukluğu görülme oranı % 3'tür. Kadın ve erkek arasındaki oransal fark bilinmemektedir.
Soru: Antisosyal Kişilik Bozukluğunun ayırıcı tanı ölçütleri nelerdir? Antisosyal Kişilik Bozukluğu nasıl tarif edilebilir?
Prof. Dr. Arif Verimli: Antisosyal Kişilik Bozukluğu, halk arasında "psikopat" diye tarif edilen kişilerin gösterdikleri davranış bozukluklarıyla tanımlanabilen bir kişilik bozukluğudur. Bir bireyin 15 yaşından itibaren sürdürdüğü, başkalarının haklarını yok sayma ve başkalarının haklarına saldırma şeklinde gelişen kişilik bozukluğudur. Suça ve tutuklanmaya yönelik davranışları devam ettirme, yasalara ve toplum kurallarına başkaldırı, zevk için veya kendi çıkarı için huzur bozma, saldırganlık, sorumsuzluk, vicdan duygusunun yokluğu, yetersizliği, başkalarına zarar vererek zevk aldığında dahi kendini haklı çıkaracak bir model oluşturma şeklinde gelişen bir bozukluktur. Bu kişiler gergin, huzursuz, öfkeli, umursamaz, acımasız, bencil ve sadistiktik. Başkalarına zarar verdikleri gibi kendi bedenlerine de kesici ve delici aletlerle izler bırakırlar. Alkol ve madde kullanımı bu grupta yüksektir.
Soru: Antisosyal Kişilik Bozukluğunda nasıl bir tedavi uygulanır?
Prof. Dr. Arif Verimli: Genellikle Antisosyal kişilik bozukluğu olan hastalar psikiyatrik yardım almayı reddeder ve ya aile tarafından tedaviye zorlanırlar. Bunun yanında suç işlemeleriyle birlikte kolluk kuvvetlerinin hastanelere yatırdıkları vakalar da pek çoktur. Bu kişiler hastane ortamında daha uysal ve psikoterapide uysal olurlar. Psikiyatristin görüşmede çok dikkat etmesi gereken husus, hastanın "insanlık maskesi" adı verilen yapma tavrını fark etmesi ve tetikte olmasıdır. İlaç tedavisi eğer hastada madde kullanımı varsa dikkatli dozlarda kullanılmalıdır. Hastanın dikkat eksikliği ve hiperaktivite ölçümleri ve EEG sonuçları dikkatle incelenmelidir.
Soru: Borderline Kişilik Bozukluğu için tanı ölçütleri nelerdir?
Prof. Dr. Arif Verimli: Benlik algısı ve duygulanımda tutarsızlık, belirgin dürtüsellik, otomatik ve ölçüsüz çabalar gösterme, bir şeyi ve ya kişiyi gözünde aşırı büyütme ve göklere çıkarma ve yerin dibine batırma tarzında gidip gelen tutarsız kişilerarası ilişkiler, para harcama, cinsellik, madde kullanımı ve çılgınca araba kullanma gibi sonu zarar veren dürtülerin en az ikisini şiddetle yapma, yineleyen intihar davranışları, çevresindekilere kendini öldürmekle ilgili gözdağı verme, boşlukta olma, öfke, hırçınlık, kavgacılık, hiddet ve kimi zaman paranoid düşünceler taşıyan kişiler için borderline diyebiliriz.
Soru: Antisosyal Kişilik Bozukluğu ve Borderline Kişilik Bozukluğu arasındaki fark nedir?
Prof. Dr. Arif Verimli: Borderline en basit anlatımla kadının antisosyalidir. Çünkü kadınlarda erkeklerden 3 kat daha fazla görülür. Bu iki kişilik bozukluğu birbirlerine çok benzer ayırt etmek zordur. Antisosyal Kişilik Bozukluğu ise erkeklerde 3 kat daha fazla görülür.
Soru: Histeriyonik Kişilik Bozukluğunu tanımlar mısınız?
Prof. Dr. Arif Verimli: Histeriyonik Kişilik Bozukluğunda hastalar; ilgi odağı olmadıkları durumlarda rahatsız olurlar. Başkalarının yanında cinsel yönden baştan çıkarıcı ve cinselliği çağrıştıran söz ve davranışlarda bulunurlar. İlgiyi üzerlerine çekmek için sürekli fiziksel cazibe ve çekiciliğini kullanırlar, başkalarını etkilemek için yoğun bir çaba harcarlar. Gösteriş yapan, yapmacık, isteklerini çocuksu sesler çıkararak anlatan, tiyatral, cinselliğini kendi çıkarı için kullanmaya ve telkine yatkındırlar. Başkalarının dikkatini üzerlerine çekmek için çabalarlar. Övülmezse huysuzlaşırlar. Övgü görmediği yerde ağlamalar gösterirler. Güvence arayışları sonsuzdur. Çabuk güvenen çabuk aldanan kişilerdir. Kadınlarda erkeklerden 20 kat daha fazla görülmektedir. Kişiler terapiye ve ya ilaçlı tedaviye yaklaşmak istemezler. Çünkü zaten yaptıklarının bir kişilik bozukluğu olduğunun farkında değillerdir. Hatta hastalıkları tedavi edilerek ellerinden alındığında mutsuz bile olabilirler. Ancak psikoterapide çok güzel sonuçlar alınmakta ve düşük doz ilaç takviyesiyle kişiye yardımcı olunmaktadır. Histeriyonik Kişilik Bozukluğunda yaşın ilerlemesiyle birlikte semptomlar da yavaşlar.
Soru: Narsistik Kişilik Bozukluğu nasıl bir kişilik bozukluğudur?
Prof. Dr. Arif Verimli: Hasta kendisinin çok önemli olduğu duygusunu taşımaktadır. Başarılarını ve özelliklerini anlatır, üstünlük duygusu, grandiyözite, empati kuramama, kendini diğer insanlardan daha üstün ve özel görme, başarı, zeka, akıl, üstünlük gibi konulara kafa yorma, kendini çok sevme, kendine göre, kendi için ve kendi yararına düşünen, kıskanç, kendi çıkarları için başkalarını kullanan, aşırı bencil ve benmerkezci, özel ve eşi benzeri bulunmaz birisi olduğunu savunan, beğenilmek için her şeyi sergileyen, üstün kişi ve kurumlarla ilişkiler kurmayı hak ettiğini savunan kişilerdir. Sevgi, saygı, empati, anlayış ve duygusallık hayatlarında pek yer kaplamaz. Bu bozukluğun yapısı kronik olup tedavisi son derece zordur. Psikiyatristin telkinlerine yatkın değillerdir. Çünkü bir başkasının doğrusunu kabul etmeyi güçsüzlük sayarlar. Tedavisi oldukça güçtür. Bu kişiler aslında yapılarından pek de mutsuz değillerdir. Ancak çevresindekiler için son derece zor bir yapıları vardır.
Soru: Antisosyal, Borderline, Histeriyonik ve Narsistik Kişilik Bozukluklarının popülasyonda görülme oranları ve kadın erkek arasında görülme oranlarındaki farklar nelerdir?
Prof. Dr. Arif Verimli: Antisosyal Kişilik Bozukluğu; genel popülasyonun % 1'inde görülür. Erkeklerde kadınlara oranla 3 kat daha fazla görülmektedir. Borderline Kişilik Bozukluğu; genel popülasyonun % 1'inde görülür ve kadınlarda erkeklere oranla 3 kat daha fazla görülmektedir. Narsistik Kişilik Bozukluğu; genel popülasyonun % 1'den daha azdır. Toplumda görülme oranı %2-%15 arasında değişmektedir. Histeriyoik Kişilik Bozukluğu; genel popülasyonda % 4 civarında görülür. Kadınlarda erkeklere oranla 20 kat daha fazla görülmektedir.
Soru: Obsesif-Kompulsif Kişilik Bozukluğunun tanı kriterleri nelerdir?
Prof. Dr. Arif Verimli: Hastalar, yapılan iş ve ya etkinliğin geneline ve asıl amacına değil ayrıntılarına takılırlar. Aşırı derecede katı, sabit, kuralcı, değişmez, düzenli ve rahatsız edecek derecede titizdirler. Kurallar, listeler, sıralamalar, ayrıntılar hayatlarını yönlendirir. Cimri, mükemmeliyetçi, katı ölçü ve sınırlarda yaşayan, belli hareketleri belli zamanlarda ve belli şekilde asla şaşmaksızın yapar, yapmadıkları zaman rahatsız olur ve ya bu durumu uğursuz bulurlar. Eski ve değersiz şeyleri dahi atmazlar. Resmidirler ve mizah duyarlılıkları yoktur. Onlara göre hayat ya siyah ya beyazdır. Tekrarcıdırlar, kurallarının bozulmasında toleransları yoktur. Eleştiricidirler. Titizlikleri günde 35 - 40 kere el yıkamaya gidecek kadar rahatsız edicidir.
Soru: Obsesif-Kompulsif Kişilik Bozukluğu nasıl bir tedaviyle düzeltilebilir?
Prof. Dr. Arif Verimli: Hastalık kişiyi ve yakınlarını mutsuz edecek, yaşamı zorlaştıracak ve keyifsizleştirecek hale geldiğinde hasta tedavi almayı genellikle kendisi talep eder ve psikoterapi süreci içerisinde de son derece uyumludur. Anksiyete ve paniği yüksek hastalarda ilaç tedavisi destekleyicidir.
Soru: Çekingen Kişilik Bozukluğu nasıl tarif edilebilir?
Prof. Dr. Arif Verimli: Hastalar eleştirilmekten, beğenilmemekten yoğun bir korku duyduğu için kişilerarası ilişkilerden kaçınırlar. Kendisini yetersiz bulan, tercih edilmeyen, çekiciliği olmayan, herhangi bir özelliği olmayan, yeteneksiz, beceriksiz olarak tanımlarlar. Yeni birisiyle tanıştıklarında hemen ketlenirler. Mahçup düşme korkuları çok yoğundur. Yalnız kalmayı tercih eder ve sevildiğinden emin olmadıkça asla kişiler arası ilişkilere yanaşmazlar.
Soru: Şizoid Kişilik Bozukluğuyla Çekingen Kişilik Bozukluğu arasında ne fark vardır?
Prof. Dr. Arif Verimli: Çekingen Kişilik Bozukluğunda hastalar bu durumdan oldukça rahatsızdır ve çekingenliklerini ortadan kaldırmak için her türlü telkine ve tedaviye açık ve uyumludurlar. Oysaki şizoid kişilerin durumlarıyla ilgili özel bir yardım çabası almak için uğraşmadıklarını daha önce söylemiştik.
Soru: Bütün bu kişilik bozukluklarına eklenebilecek başka türlü kişilik bozuklukları da var mıdır?
Prof. Dr. Arif Verimli: Elbette. Kişilik Bozuklukları son derece geniş ve son derece önemli bir konudur. Kişilik Bozuklukları kavramı psikiyatrinin en önemli araştırma alanlarından biridir. Bilim ve araştırmalar ilerledikçe yeni tanımlanan kişilik bozuklukları alanımıza katılmaktadır. Benim şu ana kadar anlattığım kişilik bozukluklarına eklemek istediğim bir iki tane kişilik bozuklukları var. Bunları da kısaca şöyle anlatabiliriz:
Bağımlı Kişilik Bozukluğu; Bu kişiler başkalarından destek ve öğüt almadan karar veremez, adım atamaz ve iş yapamazlar. Kendilerini yetersiz, ayakları üzerinde duramayacak, kendi bakımlarını sağlayamayacak kadar yetersiz hisseder ve başkalarının bakım ve desteğini alabilmek için her türlü şeyi yapabilecek kadar ileriye gidebilirler.
Pasif-Agresif Kişilik Bozukluğu; Bu kişiler rutin sosyal ve mesleki işlerini yürütürken pasif bir direnç gösterir ve işleri bilerek ağırdan alırlar. Çünkü onlara göre, eğer başkaları önlerini kapamasaydı daha başarılı olurlardı. Her zaman takdir edilmemekten ve yanlış anlaşılmaktan yakınırlar. Kişisel şanssızlıklarını abartılı biçimde dile getirirler, mutsuz, huysuz, gücenmiş ve tartışmacıdır. Otoriteyi küçük görür ve otoritenin kendisine yaptığı eleştirileri mantıksız bulur.
Sadomazoistik Kişilik Bozukluğu; Bu kişilerde sadizm(başkalarına acı vermekten zevk alma) ve mazoizm(kendisine acı vermekten zevk alma) aynı anda görülür. Kendilerine ve başkalarına ve başka canlılara zarar vermekten, işkence yapmaktan acı vermekten inanılmaz zevk alır ve cinsel doyuma ulaşırlar. Karmaşık, kompleks, son derece zor tedavi edilebilen vicdan duygusunun yok olduğu, insanlık ve doğruluğun ve insan haklarının muhakeme edilmediği bir kişilik bozukluğudur. Başkalarıyla alay etmekten ve küçük düşürmekten de zevk aldıkları gibi kendileriyle de sert, kaba, küçük düşürürcesine konuşulması hoşlarına gider.
Soru: Kişilik Bozuklukları yalnızca
- Çocuklukta oluşan ve yerleşen mizaç unsurları
- Merkezi sinir sistemi bozuklukları
- Anne ve babanın çocuk yetiştirirken sergiledikleri tutum
- Kültürel faktörler
- Fiziksel çevre
- Beyin hastalıkları
- Biyolojik Faktörler
- Psikoanalitik Faktörler (Bilinçaltı faktörler).sebebiyle mi ortaya çıkarlar?
Prof. Dr. Arif Verimli: Tüm bunlara bir de genel bir tıbbi durumu bağlı kişilik değişiklikleri be bozukluklarını da eklemek gerekir.
Genel bir tıbbi duruma bağlı Kişilik Bozuklukları; Kafa travması, Serebral Neoplazmlar (beyin tümörü), damar zedelenmeleri, epilepsi(sara hastalığı), AIDS, Hormonal Bozukluklar, Ağır Metal Zehirlenmeleri(manganez, civa), beyin ve damar hastalıkları. saydığımız kişilik bozukluklarına sebep olabilirler.